Holokost ve antisemitizm bilincini, hafızasını ve tarihini hatırlatmak amacıyla düzenlenmiş ekinliklerle dolu geçti bu haftasonu. Cezayir binasında geçtiğimiz Cumartesi (12 Mart) akşamı gerçekleşen panelin moderatörü Pınar Dost-Niyego ve konuşmacıları Corry Guttstadt, Nora Şeni ve Rita Ender holokost ve antisemitizmi farklı açılardan ele alırken, dinleyicilerin salonu doldurup taşırması, bu denli ilgi göstermesi beni böylesine karamsar verilerin içerisinde heyecanlandırdı.
Pazar günü ise, aynı salonda gerçekleşen açılış konuşmalarından sonra Günümüz İçin Bir Tarih: Anne Frank sergisi izleyiciye açıldı. Sergi, Cezayir binasında 27 Mart’a kadar izleyiciye açık olacak.
Sergi hakkında söylemem gereken ilk şey, yeni olmadığı: yani benim 2012 baharında aynı sergiyi Kadir Has Üniversitesi’nde gezmiş olduğum. Bunu elbette sergiye gittiğim zaman fark ettim ve küçük çapta bir hayal kırıklığına uğradım… Sergi daha sonrasında İzmir’i ziyaret etmiş, ve şimdi de tekrar İstanbul’da izleyici ile buluşmuş.
Sergi Anne Frank’in doğduğu günden itibaren hayat hikayesi ile başlayarak, 2. Dünya Savaşı gelişmeleri ile eş zamanlı olarak hareket ediyor. Muhtemelen daha kolay taşınması için yumuşak malzemeye basılmış panolardan yaklaşık 30 tane kadarıyla II. Dünya Savaşı’nı ve Anne’in hayatını yaşamak mümkün.
Sergiyi gezerken aslında düşünülmesi gereken, Anne’in milyonlarca mağdurdan sadece bir tanesi olduğu… Ancak günümüzde sadece bireysel hikayeler üzerinden olayları kavrayabilmemiz sebebiyle, bir genç kız olarak Anne çok değerli. İnsan spesifik bir mağdur yerine kendisini koyarak, onun yaşadıklarını, korkusunu, umudunu, umutsuzluğunu, aşkını, tutkusunu, hayallerini, acılarını anlamaya çalışıyor. Tarih kitapları ve makaleler ise sadece tarih, sayı, sosyolojik ve politik bilgi içerdiğinden insan beynini duygusal yönden çalıştıramıyor.
Hatıra defterini okumuşlar için bu sergide bir şey yok demek çok zor… Sonuçta her defasında sonunu bilsek de, tüm o hikayeyi fotoğraf ve bilgilerle görmek oldukça vurucu. Basit bir Holokost eğitimi almak veya vermek adına temel bilgiler içeren bir sergi olduğunu da hatırlatmak isterim.
Holokost bilincinin Türkiye’de gelişmesi ve sivil toplum örgütleri başta olmak üzere farklı kesimlerce benimsenmesi; Holokost’un artık okullarda müfredata dahil olması konusunda da önemli bir adım bence.
Bir vatandaş olarak tavsiyem sergiyi gezmeniz, ve tanıdıklarınızın da gezmesini sağlamanızdır. Bu sayede insanlığa karşı suçlar öğrenilecek, anlaşılacak, engellenecek; ayrımcılık sona erecektir…
Son olarak da, serginin hem Türkçe hem de İngilizce olduğunu hatırlatalım.
Betsy Penso
betsypenso92@hotmail.com